Sosyal Medya

Dünya

Jungle’da iftar ne kadar güzelse sahur da o kadar “acı”

Fransa'nın Manş Denizi kıyısındaki Calais kentinde, İngiltere'ye gitmek isteyen muhacirlerin kaldığı 'Jungle' muhacir kampı, Ramazan ayı ile birlikte farklı bir atmosfere büründü.



Ä°rili ufaklı dükkanların ve lokantaların olduÄŸu ana cadde neredeyse boÅŸalmış, kalan birkaç kiÅŸi de hızlı adımlarla yürüyor. GüneÅŸ yavaÅŸ yavaÅŸ kızıla dönmekte. Kimisi zengin, kimisi mütevazı onlarca sofra etrafında toplanan Afgan, Sudanlı, Pakistanlı, Suriyeli, Eritreli tek bir sesi, bir emri bekliyor. Fransa'da ManÅŸ Denizi kıyısındaki Calais kentinde yer alan ve dünyanın en kötü muhacir kampları arasında gösterilen Jungle’ın sakinleri, iftar sofrasında ellerini daha iyi bir dünya için duaya kaldırıyor.

Yaklaşık 5 bin muhacirin kaldığı kamp, yazın gelmesiyle gözle görülür ÅŸekilde kalabalıklaÅŸmış. Bir zamanlar David Cameron ismiyle anılan ana caddede yeni bakkal ve lokantalara rastlamak mümkün. Ramazan ayının gelmesiyle Jungle’ın ritmi de deÄŸiÅŸmiÅŸ. Normal ÅŸartlarda gün doÄŸumuyla hareketlenmeye baÅŸlayan Jungle sokaklarında öğleden önce birilerine rastlamak oldukça zor. Nüfusunun yüzde 95’i Müslüman olan ve Afganistan, Pakistan, Eritre, Sudan, Ä°ran ve Suriye’den gelen muhacirlerin buluÅŸtuÄŸu Jungle’da Ramazan’ın geldiÄŸi kampta yürümeye baÅŸlar baÅŸlamaz hissediliyor. Her ne kadar tüm dükkan ve lokantalar gün boyu servise devam etse de müşterileri epey azalmış. Yalnızca muhacirler deÄŸil Ä°ngiliz gönüllüler bile, Müslüman olmasalar dahi muhacirleri anlayabilmek için oruç tutuyor. Kampta yürürken çadırlarına ve lokantalarına davet eden muhacirler, bir ÅŸeyler ikram etmeden önce hep aynı soruyu soruyor: “Do you Ramazan?” Evet yanıtı alanların yüzünde bir gülümseme belirirken, bazıları da "Elhamdülillah" diyerek sevincini gösteriyor.

“LOKANTALAR, Ä°FTAR YEMEĞİ İÇİN ASLA ÃœCRET KABUL ETMÄ°YOR”

Jungle’da muhacirlerle, muhacir olmayanların tamamen eÅŸitlendiÄŸi ender anlardan birisi haline geliyor Ramazan. Ä°ftar vakti yaklaÅŸtığında gönüllüsünden gazetecisine kadar herkes, muhacirlerin hazırladığı mütevazı sofralara oturup aynı ekmeÄŸi bölüşüyor, aynı tabaktan yemek yiyor. Ä°ftar zamanı yaklaÅŸtıkça kampı bir telaÅŸ kaplıyor. Neredeyse kampın her köşe başında kurulmuÅŸ irili ufaklı iftar sofraları, rengini, dilini ya da dinini ayırt etmeksizin o esnada yolu kampa düşen herkesi davet ediyor. Jungle’daki her lokanta, ellerinden geldiÄŸi ölçüde çıkarabilecekleri en güzel menüyü iftar için hazırlıyor. Afgan pilavına, 'sambusa'ya, çeÅŸitli et ve sebze yemeklerine, gül ÅŸerbeti ve güneydoÄŸu Asya mutfağının vazgeçilmezi "nan" (ekmek) eÅŸlik ediyor. Normal ÅŸartlarda müşterilerinden para alan lokantalar, iftar yemeÄŸi için asla ücret kabul etmiyor. Jungle’daki istisnasız her iftar sofrası, kamptaki gönüllüleri ve gazetecileri ağırlamak için adeta birbirleriyle yarışıyor.

Lokantaların dışında, çadır önlerine kurulan daha mütevazı sofraların sahipleri de iftar yaklaÅŸtıkça, etraftan geçen kim varsa, “Ramazan” diye seslenerek beraber oruç açmaya davet ediyor. Fransız hükümetinin neredeyse hiçbir insani yatırım yapmadığı Jungle sakinleri, kendilerini bu sefalete mahkum edenlere inat, ellerinde ne varsa onu paylaşıyor. Paylaşırken de itiraz etmenize fırsat vermeden “It’s Ramazan” yanıtını veriyor. Dünyanın en tehlikeli ve kötü muhacir kampı olarak kabul edilen Jungle’da günlerini yarı aç, yarı tok geçiren muhacirler, Ramazan’da paylaÅŸmanın bir sorumluluk olduÄŸunu düşünüyor.

Jungle’daki muhacirlerin birçoÄŸunun kampta ilk Ramazan’ı. Devletin yemek dağıtmadığı, lağım farelerinin cirit attığı, silah ve uyuÅŸturucuya ulaÅŸmanın çok kolay olduÄŸu bu kampta, Ramazan geldikleri ülkelerden elbette daha farklı geçiyor. Ama yine de hemen herkes bu sefalete raÄŸmen, kampta Ramazan nasıl geçiyor diye sorulduÄŸunda “Elhamdülillah” yanıtını veriyor. Ramazan’da kampta yemek dağıtımı yapan 3 gönüllü mutfaÄŸa da ciddi iÅŸ düşüyor. Mutfaklar iftardan yaklaşık 2 saat önce dağıttıkları yemekten sonra sahur hazırlığına koyuluyor. Elbette Müslüman olmayan ya da oruç tutmayan muhacirler için, gün içinde de yemek dağıtımı devam ediyor. Kısacası gönüllüler Ramazan döneminde iki kat fazla çalışıyor, ancak onlar da muhacirler gibi halinden ÅŸikayet etmiyor. Küçük çadırlar ve lokantalar dışında, kampın çeÅŸitli yerlerinde de uzun iftar sofraları kuruluyor. Ä°sminin gizli kalmasını isteyen bir hayırseverin her akÅŸam düzenlediÄŸi iftar sofrası, adeta Afganistan’da savaÅŸ maÄŸduru bir kent görüntüsündeki Jungle’la buruk bir tezat oluÅŸturuyor.

“BURADA FRANSA’DA GEÇERLÄ° OLAN HİÇBÄ°R KANUN Ä°ÅžLEMÄ°YOR”

Jungle her ne kadar Fransa topraklarında yer alsa da, otonom yapısıyla adeta ayrı bir devlet izlenimi veriyor. Zira burada Fransa’da geçerli olan hiçbir kanun iÅŸlemiyor. Normal ÅŸartlarda hoparlörden ezan okumanın yasak olduÄŸu Fransa’da, Jungle bu kuralı delen tek toprak parçası olma özelliÄŸini taşıyor. Kampta bulunan birkaç mescidin en büyüğü olan Omar mescidinde beÅŸ vakit ezan okunurken, cemaatle namaz kılma imkanı da bulunuyor. Muhacirlerin bir kısmı orucunu açar açmaz, bir kısmı ise ilerleyen vakitte mescidin yolunu tutuyor. Yatsı ezanından sonra ise Jungle’da muhacirler teravih namazını kılmak için saf tutuyorlar. Her renk, her ırk ve her dilden muhacirin yan namaz kıldığı mescit görenlere, Mekke ve Medine'yi hatırlatıyor.

Ramazan kampta bazı alışkanlıkları deÄŸiÅŸtirse de bazı rutinler devam ediyor. Orucunu açan, teravihini kılan muhacir sıcak bir ÅŸeyler içtikten sonra “try’a gidiyor”. "Try’a gitmek" fiili, ancak Jungle’da yaÅŸayanların anlayabileceÄŸi bir eylemi anlatıyor. Her gece Ä°ngiltere tarafına giden kamyonlara tırmanmaya çalışmanın adı "try". Vakit gece yarısını gösterdiÄŸinde, onlu on beÅŸli gruplar halinde toplanan muhacirler, belirledikleri rotalara doÄŸru yol alıyor. Jungle’da ManÅŸ denizinin öte yakasına geçebilmek her geçen gün zorlaşıyor. Hem kamp etrafında devriye gezen polis sayısı hem de kampın etrafını saran dikenli tellerin uzunluÄŸu her geçen gün artıyor. Muhacirler polisin de her geçen gün ÅŸiddetini arttırdığını söylüyor. TIR’lara tırmanmaya çalışırken yakalanan muhacirler, kampa gaza boÄŸulmuÅŸ, cop ve plastik mermi yemiÅŸ, hatta zaman zaman kolu bacağı yaralı ÅŸekilde dönüyor. Gece boyu otoban kenarlarında, demiryolları etrafında Ä°ngiltere hayaline kavuÅŸabilmenin yolunu arayan muhacirler, baÅŸarısızlıkla kampa döndüklerinde onları yine “göz yaÅŸartıcı” bir sürpriz bekliyor: Kampa dönüş güzergâhında adeta pusuda bekleyen sivil bir ekip otosu, Jungle’a dönen muhacirlere gaz ve plastik mermi atıyor. Jungle’da iftar ne kadar güzelse sahur da o kadar “acı” oluyor.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.